Gündelik hayatta eksikliğiyle en fazla karşılaşılan 3 önemli unsurdan bir tanesi iyottur. Diğer 2 tanesi ise D vitamini ve magnezyumdur. Yunanca “mor” anlamına gelen iyot, başlıca deniz suyunda, toprakta ve bazı deniz ürünlerinde bulunur. İyot dendiğinde akla öncelikle tiroid organı gelir. Doğrudur! İyot en çok tiroid dokusunda bulunur, ancak yaşamsal öneme sahip olan bu esansiyel elementin vücudun diğer organ ve dokularında da önemli işlevleri bulunmaktadır. İyot güçlü bir antibakteriyel, antiparaziter, antiviral ve antikanser ajandır. İstatistikler iyot eksikliğinde guatr, otoimmün tiroid hastalıkları, tiroid nodülleri, memede fibrokistik değişiklikler, meme kanseri, prostat kanseri, obezite, fibromiyalji ve zeka geriliği gibi hastalıkların arttığını göstermektedir.
İyotun vücutta bilinen 4 önemli etkisi vardır.
1- Metabolizmayı ve kilo kontrolünü etkiler: Tiroid hormonlarının metabolizma için ne kadar önemli olduğunu daha önceki yazılarımda da vurgulamıştım. İyot tiroid hormonunun sentezi için olmazsa olmaz bir unsurdur. İyodun metabolizmaya etkisi yalnızca tiroid bezi üzerinden değildir. İyot diğer endokrin organlar için de önemli bir maddedir. Örneğin böbreküstü bezi, hipofiz, over ve testisler, pankreas, pineal bez ve timus da normal işlevini görebilmek için iyoda ihtiyaç duyar. Dolayısı ile eğer iyot eksikliğiniz varsa hormon sisteminizin dengeli olması mümkün değildir.
2- Çocuklarda beyin gelişimini etkiler: Beyin-omurilik sıvısı ve "substansiya nigra" adı verilen önemli bir beyin bölgesi de büyük miktarlarda iyot içermektedir. Çocuklarda iyot eksikliği zeka geriliğiyle birlikte görülen, “kretenizm” adı verilen bir klinik tabloya yol açar.
3- Doğurganlık üzerine etkisi vardır: İyot yumurtalık ve testisin yanı sıra diğer endokrin organların sağlıklı çalışması için de gereklidir. Vücutta tiroidden sonra en fazla iyot bulunan organ overlerdir. Dünya Sağlık Örgütü iyot eksikliğinin kadınlarda adet düzensizliğine yol açabileceğini belirtmektedir. İyot eksikliğinin over kisti oluşumunda altta yatan sebeplerden biri olabileceği de ifade edilmektedir. Erkeklerde ise prostatın yüksek miktarda iyoda ihtiyaç gösterdiği bilinmektedir.
4- İmmün sistemi güçlendirir: İyodun bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, ayrıca meme, tiroid ve prostat kanseri gelişimini engellediğini gösteren birçok çalışma vardır.
Günlük iyot ihtiyacı ne kadardır?
Vücudun günlük iyot ihtiyacının ne kadar olduğu konusunda henüz kesin bir fikir birliği oluşmamıştır. Önerilen günlük iyot dozu 150 mikrogramdır. Vücudun iyoda olan toleransının çok geniş bir marjı olduğunu söyleyen bilim insanları da vardır (27). Buna rağmen günümüz tıbbi uygulamasında iyoda yönelik temkinli bir yaklaşım gözlenmektedir. Bazı bilim insanları bu tutuma “iyodofobi” adını vermektedirler. Bu çekimser tutumun 1940’lı yıllarda Wolff ve Chaikoff isimli araştırmacıların fareler üzerinde yaptığı bir çalışmadan sonra ortaya çıktığını biliyoruz (28). Kısaca “Wolff-Chaikoff etkisi” olarak adlandırılan bu klinik tabloda 1 miligramı aşan miktarda iyot alımıyla birlikte TSH hormonunun yükseleceği ve buna paralel olarak da T3 ve T4 hormonlarının baskılanacağı ve hastalarda hipotiroidi tablosunun ortaya çıkacağı ifade edilmiştir. Bazı otörler bu saptamanın yanlış olduğunu ve yetersiz gözlemden kaynaklandığını belirtmektedirler. TSH’nın hücrelerde iyot pompası görevini yapan proteinin (sodyum-iyot simporter) sentezini artırdığı ve çalışmasında olumlu yönde bir etkisinin olduğunu yukarıda da söylemiştim. İyot replasmanı yapıldıktan sonra subklinik bir TSH yükselmesinin altında yatan asıl sebebin de bu olduğu söylenmektedir. İyodun hücre içine girişini kolaylaştırmak için vücudun TSH hormonunu bir miktar artırmasının hipotiroidiye yol açacağı yönündeki değerlendirmenin bir yanılgı olduğu ifade edilmektedir. Japonya örneği de Wolff-Chaikoff’un araştırmasının sonuçlarının güvenirliliği konusunda şüphe yaratmaktadır. Yüksek miktarda iyot tüketilen 127 milyon nüfuslu Japonya’da tiroid hastalıklarının görülme oranının düşük olması Wolff-Chaikoff’un görüşünü tartışmalı hale getirmektedir.
Comments